Sosyal Medya

Kültür Sanat

Bir İngiliz gözüyle Osmanlı İstanbul’unda Kurban Bayramı

Bu alaya ve bayrama ilişkin gözlemlerini, 1893 yılında İstanbul’a gelen Georgina Max Müller, “Letters from Constantinople”, “İstanbul’dan Mektuplar” adlı eserinde..



Osmanlı devrinde “Iyd-i Said-i Edha” adıyla anılan “Kurban Bayramı” münasebetiyle saray ve devlet protokolünde düzenlenen resmi törenlerden biri de “Bayram Alayı” idi. Bayram yaklaşırken padiÅŸaha resmi yazıyla bayram namazını hangi camide kılmak istediÄŸi ve bu defaki alay ve törenlerle ilgili deÄŸiÅŸik bir iradesi olup olmadığı sorulur, iradesine göre de bayram hazırlıkları sürdürülürdü.

ÖrneÄŸin; BaÅŸbakanlık Osmanlı ArÅŸivleri’nde Miladi 4 Mart 1840 tarihli ve BOA. HAT, 1627/ 48-1 fon koduyla kayıtlı bir belgeden anlaşıldığına göre Sultan Abdülmecid, ıyd-i edha resmini izlemek isteyen Rusya ve Ä°ngiltere elçileriyle diÄŸer yabancı devlet elçileri için tören alanında ayrı ayrı çadırlar kurulmasını, ayrıca kalabalık olacağından gerekli tedbirlerin alınmasını istemiÅŸti.

“Bayram Namazı” için ilk dönemlerde  “Sultanahmet”  veya “Ayasofya Camii” gibi büyük camiiler tercih edilirken sonraları BeÅŸiktaÅŸ’taki “Sinan PaÅŸa Camii”ne gidilmeye baÅŸlandı. Ä°ÅŸte bu gidiÅŸ-dönüÅŸ için tertip edilen göz alıcı padiÅŸah konvoyuna:  “Iyd-i Edha Alay-ı Valası” denilirdi. Son derece gösteriÅŸli ve debdebeli olan bu tören için “Cuma Selamlığı” protokolü aynen uygulanırdı. Selam boruları ve marÅŸlar eÅŸliÄŸinde, askerlerin ve devletin ileri gelenlerinin rütbelerine göre iÅŸtirak ettiÄŸi bu alayı seyretmek isteyen baÅŸkent halkı da geçilecek güzergâhları doldururdu. Alay teÅŸrifatında sırasıyla Sadrazam, vükela, rütbe-i bala sahipleri ve ferikler, sonra da rütbe- ula birinci sınıfı ile mirliva paÅŸalar bulunabilirdi.

Bu alaya ve bayrama iliÅŸkin gözlemlerini, 1893 yılında Ä°stanbul’a gelen Georgina Max Müller, “Letters from Constantinople”, “Ä°stanbul’dan Mektuplar” adlı eserinde: “Sadık Bey bize: Kurban Bayramı’ndaki merasimi mutlaka görmelisiniz” diyordu. “Sefiriniz sizi oraya dahil edemez, fakat Sultan’ın misafirleri sıfatıyla bu kolayca halledilir… Merasim, sabahın çok erken saatlerinde baÅŸlayacağı için, o gece BeyoÄŸlu’nda kalmak zorunda idik. AkÅŸam saat 8.30’da, top atılarak bayram ilan edildi. Ve bu andan itibaren çıngırak sesleri, silah sesleri, ÅŸarkılar ve naralar hiç durmadan bütün gece devam etti. Erkenden yataÄŸa girmiÅŸtik fakat bu gürültülerden ve sabaha kadar durmadan atılan havai fiÅŸeklerden uyumaya imkân yoktu… Takriben sabahın ikisinde padiÅŸahın Yıldız’dan Dolmabahçe’ye giderken geçeceÄŸi yol boyunca dizilecek olan alaylar otelimizin önünden geçmeye baÅŸlamıştı. Her alayın önünden hususi giden bandosu marÅŸlar çalıyordu.  Sokaklarda lamba bulunmadığı için, ellerinde fenerler olan yüzlerce insan alaya refakat ederek onunla beraber yürüyordu. Tepeden yukarı çıkarak, pencerelerimizin önünden geçen bu kalabalık uzaktan tıpkı ateÅŸ böceÄŸi kümelerine benziyordu.” Sözleriyle anlatmıştı. Namazdan sonra aynı alayla, muayede, bayramlaÅŸma töreni için Sultan Abdülmecid döneminden itibaren Dolmabahçe Sarayı’na geçilirdi.

Max Müller, Dolmabahçe Sarayı’ndaki manzarayı ve padiÅŸahın geliÅŸini ise: “Ä°kinci TeÅŸrifat Nazırı, misafirleri çağırmak için odaya girdiÄŸi zaman saat 7’yi geçiyordu. Bu sıralarda bahçede ve dünyanın bu en büyük toplantı salonunun yanında uzun galeriye çıkan merdivenlerde büyük bir telaÅŸ baÅŸlamıştı. Bahçeyi geçerken bunun sebebini anladık, HaÅŸmetli PadiÅŸah teÅŸrif etmiÅŸ bulunuyorlardı. Ve biz en çok arzuladığımız bayram merasiminin en güzel tarafını görmekten mahrum bırakılmıştık. Sultan’ın mücevherlerle süslü eyer takımları içindeki beyaz küheylanın üstünde, saray muhafızları arasında büyük bir ihtiÅŸamla kapıdan giriÅŸini görmek en büyük isteÄŸimizdi. Fakat Sultan’ın attan inip kurbanı kestiÄŸi zaman onu “imansız” gözlerin görmemesi icap ediyormuÅŸ. O sırada PadiÅŸah’ın çıkmış olduÄŸu merdivenlerin tam alt basamağında Ankara cinsi bembeyaz uzun tüyü çok büyük bir koç kesilmiÅŸ yatıyordu.”  Åžeklinde aktarmıştı.

Kaynaklar: Nigar Ayyıldız, Saray Merasimleri, Ä°stanbul, 2008.Georgina Max Müller, (Çev. Afife BuÄŸra), Ä°stanbul’dan Mektuplar, Ä°stanbul, 1978.

DÜNYA BÜLTENÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.